ERGUN AŞÇI: ÇEKİNME CÜNEYT YEMENİCİ, ÇEKİNME!

Ne o Tansu Çiller gibi “Bir kısım medya” tanımlamaları.
İsim ver çekinme! Ergun Aşçı de!
Başkalarını da zan altında bırakma!
Akçakoca Demir-çelik İhtisas OSB ‘nin Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kanunları gereği, yine Türkiye Cumhuriyeti Devleti İdari Mahkemelerinin kararlarıyla 471 hektardan 88,5 düşürülmesi ile alakalı hukuk mücadelesinde Akçakoca’dan ön safhada olan birinin adını söyleyeceksen o kişi benim.
Bununla gurur duyuyorum ve duymaya devam edeceğim.
Ancak bu mücadele de sizin büyük katkılarınızı da inkâr edemem.
Övüneceğim kendime siyasi fayda elde edeceğim derken paylaştığınız bilgiler o davalarının savunma bilgilerini oluşturdu.
Bence yakın arkadaşınız Mehmet Nazım Pazvant’tan ketumluk dersleri almalısınız.
Akçakoca’nın sahibi sizsiniz ya, bütün kararlar sizden çıkacak ve doğru olacak öyle mi?
Keşke bu girişimlerinizi fındık tarımı hakkında yapabilseydiniz de fındık fiyatları yerlerde sürünmeseydi.
Bildiğiniz halde bilmediğiniz gibi davrandığınız husus yatırımlar konusunda farklı düşünmemiz.
Akçakoca da yapılması gereken yatırım faaliyetlerinin tarım ile alakalı olması gerektiğini hep ifade etim.
Akçakoca da bir tarım ya da gıda OSB’sinin kurulması gerektiğini anlattım, yazdım.
Bunları anlatmak istediğim için kürsülerden indirilmişliğim bile vardır.
Çünkü bir gıda ya da tarım OSB’sinin Akçakoca halkının geniş kısmının faydalanacağı bir yatırım olarak değerlendiriyorum.
Demir-çelik OSB gibi üç beş kişinin kaymağını yiyeceği, Akçakocalıların üç-otuz paraya çalışacağı, çevre felaketi bir yatırım olmayacaktır gıda ve de tarım yatırımları.
Verilen sözler birçok kişinin hafızasında.
Sadece ihtisas OSB olacak ve temiz OSB olacaktı.
Temiz OSB olacağı için geziler düzenlenmişti.
Yazınızda ne “İhtisas” kelimesi geçiyor ne de “temiz”.
Verilen sözleri yutabilmek yokmuş gibi davranmak benim kabiliyetlerime dahil değil ancak verilen ve yutulan sözlerin takipçisi olmak kabiliyetlerim dahilinde.
Niçin OSB’nin İhtisas “OSB” si ve “temiz “OSB olacağı vaatlerinin arkasında değilsiniz?
Eğer Halkın Bilgilendirilmesi ve Katılımı toplantısı ile alakalı olarak tarafımdan hukuk dışı bir şey yapıldıysa mahkemeler görevlerini yerine getirmek için bekliyor, durmayınız.
Yapılan hak arayışları bir spekülasyon değil bir hukuk mücadelesidir.
Her şey hukukun üstünlüğü kavramı içerisindedir.
Tabii ki “hukukun üstünlüğü “kavramını siz ve sizin gibilere anlatmak çok zor, neredeyse imkânsız.
Sizin için geçerli olan güçlünün hukuku, yazınızda çok belirgin şekilde ifade ettiğiniz gibi.
Galiba sizin öfkenizin sebebini tahmin edebiliyorum.
Düzce Toprak Koruma Kurulunun kararı gereği düzenlen “Toprak Koruma Projesi” alakalı olarak yakın arkadaşınız Mehmet Nazım Pazvant ile birlikte arkasında durmadığınız taahhütler hakkında kaymakamlığa verdiğim dilekçeler neticesinde olmalı.
Taahhütlerinizin arkasında dursaydınız bu dilekçeyi verme ihtimalim olmazdı değil mi?
Taahhütlerinizin arkasında durmadığınızı da OSB’ye ilave tesislerinin ÇED dosyası sayesinde öğrendim.
Bu dosya olmasaydı doğruyu söylemek gerekirse öğrenme imkânım olmazdı.
Dilekçe veriyor olmamı anlamakta zorluk çekiyor olsanız da bir kere daha söyleyeyim her şey “hukukun üstünlüğü” kavramı çerçevesindedir.
Elimde “hukuk” tan başkaca da bir güç de yok.
Size dolayısı ile sözcülüğünü/savunmasını yüklendiğiniz Açıkalın ailesine kötü haberim var.
ÇED olumlu raporu alsanız bile bu yatırım projesi mahkemeden döner.
Dosyayı hazırlayanlar belki farkındalar belki değiller ama bu projede hukuken büyük bir noksanlık var.
Yok öyle açıklayıp tedbir alınmasını sağlamam şahsım olarak Mehmet Nazım Pazvant’tan ketumluk dersi almış bulunmaktayım. (Yok kabadayılık dersi almam, benim kalemim değil.)
Çoğunluğun terk ettiği halkın bilgilendirmesi ve katılımı toplantısının yapıldığına dair tutanağın keyfini sürünüz, sayılı gündür o keyifli günler de biter.
Eskilerin dediği gibi:
Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.