NEDEN FİKRET ALBAYRAK’A OY VERMEYECEĞİM? ERGUN AŞÇI’NIN KALEMİNDEN…
Eğer Fikret Albayrak AK Partinin belediye başkan adayı olarak ilan edilseydi, garipsenir miydi?
Özellikle CHP’nin önde gelenleri tarafından yapılacak değerlendirme üç aşağı beş yukarı şöyle olurdu:
“Layık olduğu yere gitti, üzerimizdeki bir yükten kurtulduk.”
Bunu neye dayanarak söylüyorum, aday adaylığı bile belli değilken CHP ileri gelenlerinin açıklamalarından.
Fikret Albayrak CHP belediye başkanı adayı ilan edilirse nasıl bir tavır takınılacağına dair aklımda kalan açıklamalar şöyle:
Partiden istifa ederim.
Sandığı gitmem.
TİP’e geçerim.
Oyumu veririm ama seçimde çalışmam.
Belediye Meclisi için oy kullanırım, belediye başkanlığı için asla.
Hani “Bekara karı boşamak kolaydır.” diye amiyane ayrımcı bir atasözümüz var ya, meğer bu açıklamalar tam da bu atasözünün hakkını verebilmek içinmiş.
Aday adaylığını bile ilan etmemişken yerden yere vurulan Fikret Albayrak ne oldu da birdenbire Akçakoca’nın makus talihini değiştirecek bir “halaskar” haline geliverdi?
Yazının başında değindiğimiz gibi, herhangi bir AKP’linin sağcılığı kadar sağcı olan Fikret Albayrak yine yeniden CHP’nin solcu(!) adayı oluverdi?
KONDA araştırma şirketinden Bekir Ağırdır bu ahvali şöyle açıklıyor:
“Nerede olduğundan çok neye karşı olduğuna göre bir siyaset üretildi.”
Cumhur İttifakına ve özellikle de Recep Tayyip Erdoğan’a karşıtlık üzerinden gelişen siyaset, mahallinde Fikret Albayrak’ı mecburiyetten Recep Tayyip Erdoğan karşıtı olarak algılamak gereğinden hareketle geçmişte olan bitenleri unutuluverdi.
Halbuki 2009-2014 arasındaki belediye başkanı Fikret Albayrak’ı doğru değerlendirseler tek adam olmayı ne kadar çok sevdiğini ve çok istediğini göreceklerdir/hatırlayacaklardır.
Hiçbir genel seçimde AKP’ye oy vermiş biri değilim aynı zamanda da Fikret Albayrak’a da oy vermiş biri değilim.
Çünkü tek adam idaresi kabul edebileceğim bir şey değil.
Ben yaptım oldu mantalitesi Recep Tayyip Erdoğan’da da olsa Fikret Albayrak’da da olsa benim açımdan kabul edilebilir bir şey değildir.
Türkiye geneli ile alakalı bir hususa -tek adam yönetimine-karşı çıkarken yerelde aynı şeyi desteklemek çifte standart uygulamaktan başka nedir ki?
CHP’nin önde gelenlerinin” yok Fikret Albayrak eskisi gibi değil çok değişti.” diyeceklerini ezbere biliyorum.
Hatta bu hususta protokol yaptıklarını bile söyleyeceklerini de tahmin edebiliyorum, kanunen geçerliliği olmayan o protokolleri Fikret Albayrak’ın umursayacağına olan inançlarını da çocukça buluyorum.
Bu sadece karşı oldukları şeye karşı mahallinde ellerindeki tek alternatifin Fikret Albayrak olduğu kanaatinden kaynaklı bir tavır, bir de CHP aidiyeti var tabii ki.
Fikret Albayrak’ı 2009-2014 yılları arasında belediye başkanı iken icraatlarından, 2014-2024 arası ise sadece seçim sırasında ortaya çıkan, seçim dışında ise uykuya yatmış bir siyasetçi olarak yapmadıklarından takip ediyorum.
Gördüğüm, tek adam olmayı çok özleyen ve seçildiği anda da etrafını kırıp dökmekten çekinmeyecek bir siyasetçi. 5393 sayılı Belediye Kanunu da tek adam olmaya çok elverişli.
CHP’nin önde gelenlerinin belediye başkanı adayı ilan edilmeden Fikret Albayrak’a karşı açıklamaları ile benim açıklamalarım arasında ki fark onların bir CHP aidiyetlerini olması benim ise olmaması.
CHP aday olarak başka bir aday, en azından Fikret Albayrak kadar sağcı olmayan bir aday çıkarabilseydi oy verebilir hatta lehinde çalışma bile yapabilirdim, ancak olmadı.
Çünkü yeni bir aday umuda yelken açmak olabilirdi.
Fikret Albayrak’ın adaylığı ise umudu öldürmekle eş değer benim için.
Türkiye’nin sıkıştığı, şikayet ettiğimiz siyasi alanın Akçakoca’daki simgesi olmuş birisi Fikret Albayrak.
Fikret Albayrak ve benzerlerini aday ilan edip, oy verip sonra da rejimin değişmesini beklemek de boş bir hayaldir.
Kabahatin hepsi karşı tarafta olamaz, durup biz niye böyle saçmalıklar yapıyoruz diye de bakmak gerekiyor.