ERGUN AŞÇI YAZDI… HAMİSİ ve BANİSİ EROL SOLAK’A RAĞMEN “SAKİN ŞEHİR” OLMAYA DÖNÜŞ YAPABİLİR Mİ?
16 Kasım 2012’de 31 Mart’ta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevi sona erecek Tunç Soyer Akçakoca Belediyesi Meclis salonunda bir sunum yapmıştı.
Tunç Soyer o zamanlar Seferihisar Belediye başkanıydı, Fikret Albayrak’ın seçimi kaybettiği 2014 yılında da koltuğunu korumuştu.
Tunç Soyer’in sunumu “SAKİN ŞEHİR” üzerineydi.
Konuşmasında bence en dikkat çeken hususlar “Sakin Şehir olabilmek için tüm kriterlerin doğal olarak var olduğu ve de tüm elitlerin ve yöneticiler tarafından benimsenmesi gerektiği üzerineydi.
Tüm kriterlere sahiptik bunları anlamıştık ama Akçakoca’nın elitleri kimlerdi?
Fikret Albayrakla aranız iyi ise elittiniz.
Fikret Albayrak’a karşıysanız elit değil bir nevi düşmandınız aslında.
Sadece Fikret Albayrak’ın etrafındakiler elit sayılınca Akçakoca’daki elit sayısı bir hayli düşmüştü doğal olarak.
İşin aslına bakacak olursak kendini elit sayma hastalığına tutulmanın bir neticesi olarak çantada keklik sayılan belediye başkanlığı da kaybedilmişti.
Seferihisar da tekrar seçim kazanılmasına yarayan elitizm Akçakoca’da işe yaramamıştı.
Elitizm Akçakoca’da ters tepmiş, büyük hüsran yaşanmıştı.
Fikret Albayrak’ın 2009 yılındaki seçim kampanyasında “Sakin Şehir” vaadi yoktu.
Fikret Albayrak’ın en önde gelen “elit” olarak kendi gündeminin bir parçası mıydı, yoksa seçildikten sonra mı heves etmişti kesin olarak bilemiyoruz.
Benim kanaatim heves ettiği yönünde.
Sakin Şehir ile birlikte Organize Sanayi Bölgesi (OSB) kurmak.
Diğer taraftan dünyadaki sakin şehirlerde olmayan bir uygulamaya da imza etmeye çalışıyordu.
Sakin Şehir ile birlikte Organize Sanayi Bölgesi (OSB) kurmak.
Dünyada olmayan bir uygulamayı hayata geçiren ilk belediye başkanı olmayı hedefliyordu belki de. (!)
Bunun eşyanın tabiatına aykırı olduğunun bile farkında değildi.
31 Mart’ta yapılacak belediye başkanlığı seçimi için Fikret Albayrak’ın yaptığı kampanya da ise “Sakin Şehir” olma vaadi yok.
Bu kararda hamisi ve banisi Erol Solak’ın etkisi olduğu muhakkaktır.
Tarımı ve tabiatı hiç umursamayan vahşi bir sanayileşme için OSB taraftarı olan (en azından bugüne kadar hiçbir itirazı olmayan) Erol Solak, Fikret Albayrak’ın bu fantezisinin fincancı katırlarını ürküteceğini, dolayısıyla seçim kampanyasına desteğin az olacağından bahisle “Sakin Şehir” olma fikrinden hiç bahsetmemesi hatta vaz geçmesi gerektiğini tavsiye etmiştir.
Nitekim kampanyasına olan desteğin arttığını sahada yapılan çalışmalardan fark edebiliyoruz.
Fikret Albayrak seçildiği takdirde bu vahşi sanayileşmeye destek vermeye devam edeceği ise kesindir.
Tehlikeli atık tesislerinin Akçakoca’da kurulmasına ses çıkarmamış olması ve kampanyasına bu mevzuyu hiç dahil etmemiş olması vahşi sanayileşmeye destek vereceğinin emaresidir.
Tabii ki emekten yana olduğunu açıklayan bir partinin adayı olmasına rağmen emekten ve emekçiden yana dişe dokunur kelamının olmadığını unutmadan.
Ve bittabi kampanyasına birdenbire artan desteğin getirdiği vefa mecburiyetini de unutmadan.
Belediye başkanı seçildiği takdirde hamisi ve banisi Erol Solak’ın tavsiyesine rağmen “Sakin Şehir” olma fikrine dönüş yapabilir mi?
Pek ihtimal dahilinde olamaz, çünkü Akçakoca Fikret Albayrak dönemindeki “temiz sanayi” tercihinden hızlı bir şekilde “vahşi sanayileşme” tercihine maruz kalmaktadır.
Vahşi sanayileşme taraftarı olanlar da hiçbir “Sakin Şehir” kıstası ile karşı karşıya gelmek istemezler.
Dolayısıyla Fikret Albayrak seçilebildiği takdirde “Sakin Şehir” olmak yerine başka bir fantastik yönlendirme seçecektir, kendisini elit hissedebileceği.
